28 Ekim 2012 Pazar

Veteriner Seçimi ve Hayvanseverlik

Veteriner seçimi evcil hayvan besleyenler için belki de en önemli konulardan birini oluşturuyor. Çünkü hayvanlarımızın mamasını ve suyunu verdikten sonra iş bitmiyor. Onlara en iyi şekilde bakım sağlayabilmek için nasıl çocuklarımıza doktor seçiyorsak kedilerimiz ve köpeklerimiz için de doğru veterineri seçmemiz gerekiyor.

Veterinerimizin evimize yakın olması iyi bir özellik olur. Ulaşımın hızlı ve kolay olması acil durumlarda avantaj sağlıyor. Ancak daha da önemli bir konu da var ki o da veterinerinizin gerçek bir "hayvansever" olmasıdır. Bunu hemen o dakikada anlamınız mümkün olmayacaktır elbette. Zamanla tanıyacaksınız ya da diğer evcil hayvan sahiplerinin tavsiyelerini dinleyeceksiniz. Bir de elbette kendiniz bazı durumlar yaşarken tecrübe edeceksiniz. Ben de sizlerle işte tam olarak veteriner seçimi konusunda sıcak sıcak bir tecrübemi paylaşacağım.

27.10.2012 benim için Haytap Ümraniye ekibinden arkadaşlarla barınak ziyaretleri ile başladı. Sizlerle de paylaştım barınak resimlerimizi. Önce Ümraniye Barınağına gittik. Son derece temiz ve düzenli buldum. Tek sorun gönüllü kabul etmemeleri ve veteriner hekimlerinin bizlere eşlik etmemesiydi. Neredeyse tamamen cins köpek dolu. Hiç kedi yok!!! Ayrıca sakat ve muhtaç hayvanlardan çok sağlıklı hayvanların olması bende acaba diğerleri uyutuluyor mu? sorusunu aklıma getirdi. Ardından hemen yanındaki Üsküdar Barınağını ziyaret ettik. Bizi son derece güler yüzlü, sevgi dolu bir veteriner hekim hanım karşıladı. Müge Hanım bizimle ilgilenirken gözetimindeki hasta ve yaşlı hayvanların durumlarını tek tek paylaştı. Bir de müşade odaları vardı ve içinde zor durumda kalmış kör ve sakat sokak kedilerine baktıkları alanı da gösterdi. Ancak barınak kedi kabul etmiyor normalde. Yani kediler için alan yok ama Müge Hanım ve arkadaşları yaratmışlar böyle bir alan. Her şeye rağmen bakıyorlar onlara. Sahiplendirmeye çalışıyorlar kör kedileri. 

Evimize dönerken sitedeki hayvansever arkadaşım telefonla aradı. Site bahçesinde bakılan kedilerden bir tanesinin arka ayaklarının tutmadığını ve sürekli ağladığını söyledi. Zaten evimize yakındık hemen kardeşimle birlikte gittik kediye bakmaya. Nereye götürebileceğimizi düşünürken arkadaş kendi köpeğini götürdüğü veterineri "Ataşehir Veteriner Kliğini"nin de sahibi Erdinç Bey'i aradı. Kendisi kediyi getirmemelerini ve müdahale edemeyeceğini söyledi. Zaten iki kedi sahibi bir insan olarak bilmediğim veteriner hekimden evvel kendi hekimime danışmanın doğru olacağını düşündüğümden yine Ataşehir'de bulunan "Botanik Vetiner Kliği"ni aradım.

Veteriner Hekim Filiz Hanım'a ulaşmak hiç de zor olmadı. Bugüne kadar ne zaman arasam her zaman gerek fikir danışmak gerekse acil müdahale durumlarında olsun ulaşamadığım hiç olmadı kendisine.  Bu açıdan veteriner seçiminizde ulaşılabilirlik ve güler yüzü de ekleyin. Bizler bu eğitimi almamış hayvan sahiplerine bir durumu anlatmak için üç yaşında bir çocuğa açıklama yapar gibi anlatmak da gerekebilir :)) Bunun için de sabırlı bir veteriner şart Filiz Hanım gibi. 

Hemen kediyi getirmemi rica etti. Ben de kediciği arabaya yerleştirip en kısa zamanda götürdüm. Gerekli ilaç takviyeleri yapıldı ve röntgen çekildi. Zaten kedinin daha önce de kaza geçmişi olduğunu söylemişlerdi ve röntgenler doğruladı. Ancak ne yazık ki mutlu son olmadı bu defa. Kediciği kaybettik bugün. Daha önceki tedavisi tam olarak sonuçlanmadığından ve bir önceki veteriner hekim bir sokak kedisini daha fazla kliniğinde tutup tedavi etmenin maliyetli olacağını düşündüğünden erken salıvermiş. Halbuki bu kediciğin dışarıya hiç bırakılmaması ev bulunması gerekirmiş sinirleri zedelendiğinden.

Bununla beraber aklınızda bulunsun muhtaç bir canlı bulduğunuzda güvenle götürebileceğiniz ve en iyi bakımı alacağınızdan emin olduğunuz veteriner işte tam da doğru veterinerdir sizin ve hayvanlarınız için. Kedinize veya köpeğinize veteriner ararken girin bir kliniğe bakın. Eğer orada tedavi altında sokak kedilerini ve köpeklerini de görürseniz, bu veteriner hekimin hayatta paradan önce canlıya değer verdiğini gösterir. En zor vakalarda bile sonuna kadar mücadele edeceğini gösterir hayvanınızı sağlıkla yaşatmak için. Ben kendi adıma doğru bir veteriner hekim seçtiğimi bir kez daha gördüm. Eğer Ataşehir bölgesinde veya yakınlarında ikamet ediyor ve evcil hayvanınız için veteriner arıyorsanız mutlaka Botanik Veteriner Kliği'nde Filiz Hanım ile tanışın diyorum. Ayrıca web sitesini de ziyaret edebilirsiniz: www.botanikveteriner.com 

17 Ekim 2012 Çarşamba

Kediler ve Obezite

Kim demiş sadece insanlar diyet yapmalıdır J, ki benim ciddi olarak ihtiyacım var, evcil hayvanlarımız da aynı sorundan muzdarip olabilirler. Sokak hayvanları arasında pek görülmeyen obezite ne yazık ki ev hayvanlarımızın en büyük sorunlarından biri olabiliyor bazen. Obez kedilerde ise ileriki yıllarda en çok görülen hastalıklar şeker, körlük ve karaciğere bağlı hastalıklar olabiliyor.

Ev kedilerinin hareketsiz yaşamı obezitenin önemli bir nedeni. Artık avlanma gereği duymadıkları için hareket etmek de istemiyorlar. Eğer kedinizle fazla yakala- getir tarzı oyunlar oynamıyorsanız sık sık yavaş yavaş kilo aldıklarını göreceksiniz. Onlara zaman ayırmak tam bir mecburiyet. Küçük toplar, veya oyuncak bir fare alabilirsiniz. Sadece kediye gösterim evin en uzak köşesine fırlatmanız yeterli. Adeta uçarak yakalayacaktır. Ama bunu en az 5-10 kere yapmanız gerekir. Böylece sadece kedi değil siz de hareket etmiş olursunuz.
Ben en çok Mia ile oynuyorum. Hem genç hem de çok atak bir kedi Minnoş ile kıyaslarsam. Bu nedenle de Minnoş, Mia’dan daha iri. Daha çok yemediğini biliyorum. Ama yeteri kadar dikkatini çekemiyorum Minnoş’un oyuncaklara. Zaten Mia’dan da fırsat kalmıyor. Petshop’tan küçük peluş fareler aldım. İnanılmaz seviyor bunları. Tanesi 1TL bu oyuncakların. Sanırım içine biraz da catnip koymuşlar. Adeta kendinden geçti Mia. Minnoş ise pek önemsemedi. J Minnoş’u da Mia hareket ettiriyor zorla. Birbirlerini kovalıyorlar.
İkinici bir obezite sebebi ise “ev yemekleri”. Bizlerin yedikleri kediler için uygun değil. Evdeki kediye kendi yediklerimizden verdiğimiz zaman onlar için gerekli birçok vitaminden mahrum bırakıyoruz hayvanları. Taurin isimli bir vitamin var kuru kedi mamalarında ve bu  vitamin kedilerin tüyleri, kemikleri için en önemli madde. Bizim yediklerimizde bu madde yok. Arada bir parça tavuk, balık vermeyi kastetmiyorum. Sürekli ev yemeği yedirilen kedilerden bahsediyorum. Ayrıca zamanla, kediler yaşlandıkça hareket kabiliyetleri azalır. Bunu da göz önünde bulundurarak mama seçmeliyiz. Yavru kediler için hazırlanmış bol yağlı ve proteinli bir mamayı tutup 10 yaşındaki kediye verirsek kedinin obez olması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle ambalajları okumak gerekiyor. Uygun mamayı seçip vermeliyiz.
Bir de ucuz petshop mamaları var. Bunların çoğu artık maddelerden yapılıyor ve kedinin ihtiyacı olan esas vitaminlerden yoksun. Bir de bazı olumsuz sonuçları var ki size hem madden hem de manen daha çok yük yaratacak. Ben 8 sene kadar önce Minnoş için ucuz olduğundan petshop maması kullandım. Kedide kronik kabızlık ve kan değerlerinde (karaciğer) yükselme oldu. Minnoş’un tedavisi normalde almam gereken mamayı almaktan daha pahalıya geldi. Size tavsiyem piyasada çok iyi olarak bilinen kapalı ambalajlı ve onaylı kedi maması kullanmanız. Veterinerinize de danışın. Eminim ki sizlere yardımcı olacaklardır. İnanın veterinerler pahalı mama satmıyorlar. Onlardaki mamalar orijinal ve reçeteli mamalar. Ben Minnoş’un bağırsak sorunlarından dolayı bu tür bir mama kullanıyorum. Hill’s k/d isimli mamayı alıyorum. Çok faydasını gördüm. Ama bunu petshoptan bulamazsınız. Veterinerden istemeniz gerekir.
Son olarak da kedinizin kilosunu takip edin. Elinizle severken bile anlarsınız kilo alıp almadığını. Ayrıca veterinerinize muayeneye gittiğinizde kilosunu ölçtürüp kaydedin. Bir sonraki ziyaretinizde durumunu takip edebilirsiniz. Kedilerin cinslerine göre 3-5 kilo arasında olmaları gerekiyor. Bunun üzerindeki hayvanlarda obezite riski çok yüksek. Minnoş 3.3kg, Mia 3.6kg çıktı benim son veteriner ziyaretimde. Yazın Minnoş’un kilosu daha iyiydi. Ben hareketsizlikten olduğunu düşünüyorum kilo artışının. Kısırlaşma da hormon dengesine dayalı olarak bir etmen olabilir ama bu kesinlik arzetmiyor. Kısır olmasına rağmen Minnoş’un normal seviyede kilosunun olması doğru mamayı kullanmamızdan kaynaklanıyor.
Kedilerimiz de bizler gibi aslında. Hareketsiz yaşam tarzı ve kötü beslenme aynı şekilde onları da şişmanlatıyor. En iyisi hep beraber diyet yapmak. Ben başladım J kedilerim de öyle J Bu işin sonunda tüm kızlar ince olacak ailede J

18 Eylül 2012 Salı

ikedi

15 Eylül 2012'de ikedi Ümraniye Meydan AVM'deydi. Oldukça kalabalıktı Meydan ve ilgi çok büyüktü. Slogan "Biz de İstanbulluyuz" idi. Çocuklar, anneler, babalar hep birlikte İstanbul'un kadim sakinleri kedi, köpek, martı, lüfer, ve yunus maketleri yaptılar. Dev kediler görülmeye değerdi.

Ben HAYTAP üyeleri ile birlikte stantta durdum ve gelenlerle konuşma fırsatı buldum. Sokak hayvanları için bir kap su, bir kap mama hakkında bilgilendirmeye çalıştık etkinliğe gelenleri. Küçücük çocuklar hayvanlara mama ve su vermek için birbirleri ile yarışırken anne babalardan duyduğumuz en trajik şey kendilerinin dışındaki diğer apartman veya site sakinlerinin sokak hayvanlarına yardım edenleri şikayet ve tenkitlerle yıldırmaya çalışmalarıydı. Aynı insanlar 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasa Tasarısı'nı hazırlayanlar olmalı diye düşünüyorum.

Bu tasarı yasalaşırsa sokakta sahipsiz kedi ve köpek kalmayacak. Nereye gidecek bu sahipsiz hayvanlar? Barınaklara mı? Gerek İstanbul'da gerekse Türkiye'nin geri kalan il ve ilçelerinde barınakların durumu ortada. Zaten bu hayvanların gidecekleri yer "doğal hayvan parkları" olacak. Bu parklarda kediler köpekler beraberce yaşayacak. Şaka gibi bir durum bence. Eski iş yerimin önünde iki köpeğin bir kediyi parçalamak üzere olduğuna gözlerimle tanık oldum. Arabamdan kotağı bile kapatamadan el freni çekip müdahale ettim. Bu doğal yaşam parklarında kedilerin parçalanmasını kim engelleyecek? Tanık olduğum bu olay bende resmen travma yarattı. Her gün yeni yeni hayvan vahşeti mi duyacağız? Şimdiki durum da mükemmel değil ama yasa tasarısı ile de daha iyi olmayacak. Sadece insanlar onların başlarına gelenleri görmeyecek ve herkes  teker teker yok olurlarken onların iyi olduklarını düşünecek.

Evimde iki dışarıda ise en az sekiz kedi besliyorum. Her gün de sayıları değişiyor. Hepsini yakından takip ediyorum. Tedavi gerektiren durumlarda veterinerime götürüp tedavilerini yaptırıyorum. Yeni tasarı ile artık sokak kedileri olmayacak. Benim yanımda yıllarca yaşayabilecek kedilerin doğal yaşam parklarında telef olmasını istemiyorum. KEDİLERİMİ SEVİYORUM. Belediyelerin tek yapması gereken onları ortadan kaldırmak değil iyi ve sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlamak. Bunları da zaten yasada olan hayvanlar için su ve mama kapları koyarak yapabilirler. Ama Ümraniye Belediyesi daha bu mama kaplarını keşfedemedi. Haytap'ın bir sürü dilekçesi var bunların konulması ile ilgili. Sonuç: YOK. Tasarı yasalaşınca hayvanları toplayacak ilk belediye yine Ümraniye Belediyesi olur herhalde.

Ümraniyeliler duyarsız değil. En azından Meydan'daki organizasyon sırasında konuştuğum insanlar öyleydiler. Hayvan sevmek, seviyorum demek değil bence. Bu akşam kulağıma cılız bir kedi sesi geldi. Nereden geldiğini bulamadım kendi başıma. Dışarı çıktım. Saat 22.00. Ortalık karanlık. Kedi sesi sürekli devam ediyor. Araba sesleri onun sesini bastırıyor. Kardeşim de duyunca sesi yine çıktık dışarı. Bu defa onu bulduk. Küçücük bir tekir. Ama aynı zamanda ulaşamayacağım kadar küçük bir delikte. Oradan rahatlıkla çıkabiliyor ve oldukça da güvenli. Ama acıkmış olmalı kedicik; çünkü deliğe bıraktığım mamalardan sonra artık sesini duymuyorum. Duyarsam yine çıkarım dışarı yine ararım onu. 

Yeni yasa tasarısındaki doğal yaşam parkları yerine daha modern, gelişmiş ekipmanlarla ve yetkin veterinerler ile donanmış yeni barınaklar kurulsa ve petshoplar tamamen canlı hayvan satışına yasaklandıktan sonra hayvan almak isteyen insanlar barınaklardan evlat edinse belki de sokaklardaki sahipsiz hayvan sorununu medeni bir şekilde çözeriz. Onlar da İstanbullu :) Saygıyı hakediyorlar. 22 Eylül'de Ortaköy Meydanı'nda onlarla buluşabilirsiniz. Belki de karşılaşırız orada :)) 

5 Eylül 2012 Çarşamba

Catnip- Kedi Nanesi

"Catnip" yani "Kedi Nanesi" kedilerin belki de en çok sevdiği şeydir sanırım. Kokusu adeta kedileri kendinden geçiren bir ot. Hem saksıda yetiştirilebiliyor hem de kuru olarak kutularda satılıyor. Ben kuru olanını almıştım birkaç yıl önce. Minnoş, son derece sakin bir kedi olmasına rağmen kedi nanesini koklamak için ölüyor kutunun kapağını her açtığımda.

Daha önce yine içinde kedi nanesi olan oyuncaklar da almıştım Minnoş için ama pek oynamadı. Sanırım onların içinde yeteri kadar kedi nanesi olmuyor. Yada canvas oyuncak iyi bir fikir değil kedi nanesinin kokusunun çıkması açısından. Bu nedenle ben de elimdeki kedi nanesi tanelerini değerlendirmeye karar verdim. Burada sadece kedi nanesi kutusunun fotoğrafını paylaşacağım çünkü berbat bir dikişçiyim :)

Ancak iyi dikiş dikebilenler için son derece eğlenceli ve sanat eserleri yaratabilecekleri bir uğraşı olabilir kedi oyuncağı yapmak. Ben fare benzeri bir şey yapmak istedim ama benimki tuhaf bir bohçaya benzedi. :) Mia için sorun olmadı ama. Çok severek oynadı onunla. Bayıldı desek yeridir. Bayıldı derken ciddiyim onunla oynarken kendinden geçti. Ben eski bir gömlek kumaşı kullandım kedi naneli bohçayı yapmak için. Bu da canvastan daha ince olduğundan kokunun çıkmasına yardımcı oldu.

Saatlerce kedilerinizin sizin yaptığınız bir oyuncakla oynamasının keyfini anlatamam. Neye benzediği benim umurumda olsa da onların o şekilsiz şeyle büyük bir zevkle oynamasını seyretmek harikaydı. Bunun için yapmanız gereken tek şey bir parça kumaş ve bir tutam kedi nanesi. Sonrasında ise harika bir şov. Bu oyuncağı yapalı bir ay kadar oluyor. Şimdi Mia onu nereye saklamışsa bulamıyorum. Bu da başka bir neden yaptığım komik şeyin resmini koyamamın bloga :D

Kedilerin felsefesinde oynadıkları şeyin neye benzediği veya ne kadar mükemmel olduğunun önemi yok, onlar için anlamlı olan tek şey o şeyle oynarken geçirdikleri zamanın kalitesi.

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Ev Kedileri ve Hamilelik

Kedi ve köpek sahibi olan evli insanların çocuk beklediklerinde şüpheye düştükleri bir konudur "toksoplazma". Hatta bu enfeksiyon yüzünden evinde yıllarca bakmış oldukları sevgili dostlarını gözden çıkaran kedi sahipleri de yok değil. Peki ama nedir bu "tokoplazma" tam olarak? 

İnternette bu konuda sayısız kaynak bulunabilir. Hamile olanların da aynı zamanda doktorlarından dinledikleri bir konudur. Toksoplazma Toxoplasma Gondii isimli bir parazitin vücuda girmesi ile geçen bir enfeksiyondur. Bu parazit hayvan dışkısında, çiğ ette ve iyi yıkanmamış sebze ve meyvelerden geçebilir. Aşısı olmadığından gebelik sırasında bebeğe de geçebilir. Ancak gebelik sırasında bu enfeksiyonun geçme oranı %1'dir. Bunun yanında zaten bu enfeksiyonu doğurganlık çağındaki kadınların %25'i geçirmekte. Bir kere bu enfeksiyon yapılan testlerde pozitif çıkarsa kişi bir daha bu enfeksiyona yakalanmaz ve tam bağışıklık kazanır. Toksoplazma hiçbir belirti göstermemektedir. Gebelikte yakalanılırsa bebeğe zarar vermektedir.

Bunun geçme yollarına baktığımızda kedilerden bulaşması ihtimali yediğimiz meyve ve sebzelerden bulaşması ihtimaline oranla daha düşüktür. Kedilerin tüm iç ve dış parazitleri düzenli olarak yapıldığı taktirde zaten bu risk ciddi oranda düşmektedir. En önemlisi de ev kedilerinin dışarıya hiç çıkmadıkları durumda zaten toksoplazma riski gıdalarla bulaşma riskinin kat be kat altında olacaktır. Eğer bunun tek ve en önemli sorumlusu kediler olsaydı bayan veterinerlerin hiç çocuğu olmamalıydı bu varsayım altında.

Kendi veterinerim bundan üç yıl kadar önce çok sağlıklı bir bebek sahibi oldu ve son güne kadar da çalıştı. Elinden sadece ev kedileri değil sokak kedileri de geçti hamilelik sırasında. Hatta Toksoplazma negatifti testlerinde. Bu durumda sorunun aslında evde beslenen kedilerle ilgili olmadığı ortadadır. Bu yüzden kedisini vermeyi düşünen anne adayları yıllarca evlerinde onlara arkadaşlık eden ve en önemlisi onlarla yaşamaya alışmış kedilerini gözden çıkarmadan önce bir kere daha düşünürlerse o hayvancıkların da günahına girmemiş olurlar. 

14 Temmuz 2012 Cumartesi

Sıcaklar ve Uçuşan Tüyler!


Kediler ve onlarla yaşamayı seçenler için belki de en öne çıkan sorun kedi tüyleridir. Bu konuda etrafta bir çok hikaye dolaşıyor kendimi bildim bileli. Evimde iki kedi var ve bu konuda çevremde "kedisi veya köpeği olmayan" insanlardan bir çok "uyarı" alıyorum tabii ki. Bunun haklı veya haksız olması konusu başka bir blog yazısı gerektiriyor. Elbette dökülen tüyler bizim için olduğu kadar kediler için de rahatsız edicidir. Üzerinizde o kadar tüyle bu cehennem sıcaklarında nasıl durulabilir ki...

Bu konuda herkesi mutlu edecek birkaç çözüm yolu var aslında. İlk yöntem kediyi traş ettirmek. Neredeyse tüm veterinerlerde bu hizmet var. Ancak sizleri daha önce kedisini traş ettiren ve mutsuz olan bir kedi sahibi olarak uyarmak isterim. Ben yaklaşık yedi yıl evvel kedimi ( o zaman Mia yoktu) götürdüğüm eski veterinerimde kullanılan traş bıçakları kör olduğundan zavallı hayvanın neredeyse tüm derisini yüzmüştü. Sonrasında kediciğin yaralarına pansuman yapmakla uğraştım. Artık kedimi bu veterinere götürmemeye başladım. Zaten iyi bir veterineri hayvanlara (sokak hayvanlarına ve onların yaşam haklarına) olan bakış açısından anlarsınız. Yeni veterimde de birkaç kez kedimi traş ettirdim. Kediyi yarı uyuşturuyorlar ve traş ediyorlar. Ama bu anestezi durumu benim hiç hoşuma gitmiyordu. Ayrıca kedi inanılmaz komik görünüyordu traştan sonra. 

Minnoş evdeki en karanlık deliğe girip saatlerce traş edilmiş derisini yalayıp dururdu. Depresyona giriyordu her seferinde. Sonuçta kedi tüyü hava ısınınca kaçınılmaz olarak dökülecek. Bu bir doğa kuralı. Bunu anneme de anlatmak zor oluyor elbette. Her gün evi süpürüp siliyor tüyler yüzünden. Yazın daha da yoğun olarak temizlik yapıyor annem. Ben ikinci bir yol denemeye karar verdim kedi tüyü konusunda. 

Adı "FURMINATOR". Bu bir çeşit kedi- köpek tarağı. Sık ve çelik dişleri var. İnanılmaz bir şey. Bu kediyi kendiniz traş ediyormuşsunuz gibi. Normal taraklardan daha fazla tüy topluyor. Hayvanın üzerinde dökülecek tüyleri rahatlıkla alabiliyorsunuz. Bu tarama işlemini fazla bastırmadan yapmanızı öneriyorum. Çünkü aksi halde çok fazla tüy alabilirsiniz ve hayvanı kel bırakırsınız. Bu da ayrıca çok çirkin oluyor. Bunu haftada bir kez yaparsanız tüy dökümünde çok azalma oluyor. Faydasını gördüğüm için size de gönül rahatlığı ile öneriyorum :D :D :D Zaten tüysüz kedi isteseydim Sphynx alırdım :D :D  :D 

11 Haziran 2012 Pazartesi

Kedi Tuvaleti :D

İnternette kedi aksesuarlarına bakmak iki kedi sahibi olarak en sevdiğim şey. Yeni ve enteresan aksesuarlar için mamasepeti.com genellikle ziyaret ettiğim bir web sitesi. En son CityKitty isimli bir ürün dikkatimi çekti. Bu bir kedi tuvaletiydi. 

Tuvalet konusunda biraz dertli bir kedi sahibiyim aslında. Minnoş normal bir kum kutusunu pek tutturamayan çoğunlukla dışarı çişini yapan bir kedi. Bir de her iki kedi de aynı kabı kullanıyor (her ne kadar fazladan kap da koysam ikisi de aynı yere yapıyor.). Kum masrafları ile birlikte ortalığa saçılan kumlar ve koku da var tabii (yine her ne kadar iyi temizliyor olsam da). 

CityKitty ise kedilerin eğitilerek klozete kakasını ve çişini yapmasını sağlayan bir eğitim kiti. Denemek için aldım ve denedim: İlk olarak ürünü klozete yerleştirip içini 1cm kadar kum ile dolduruyoruz. İçine biraz da catnip (kedi nanesi) koyuyoruz. Kedilere yerini gösterince kedi oraya gidiyor. Benim kedilerimin kum kabı zaten tuvalette olduğundan ilk aşama kolaydı. İkinci aşamada ise ekipmanın içinde işaretli olan alanları keserek başta küçük bir kum kabı gibi görünen tuvaleti küçültüyoruz. Her bir aşama için bir hafta gerekiyor uygulama kitapçığında yazdığı kadarıyla. En sonunda ise plastik olan ekipman sadece klozetin kenarları kadar kalıyor. 

Mia gerçekten gelecek vadediyordu bu konuda ama Minnoş tam bir fiyaskoydu. Zaten yerdeki kum kabımı tutturamayan bir kediyi klozete yapmaya zorlamak tam anlamıyla zorlu bir görevdi. Bir hafta olup olmayacağını denedim. Mia başarılı oldu ama Minnoş sürekli olarak yere yaptı. Ayrıca kum kabını da kaldırmak gerekiyor kediler yeni tuvalete alışsın diye. Yurt dışında bu ürünü kullanan bir çok insan var ve hakkında çok olumlu dönüşler yapmışlar. 
Sonuç olarak ikinci haftalık aşamaya geçmek yerine bu eğitim kitini kaldırmak zorunda kaldım. Eğer sadece Mia'ya öğretseydim gerçekten de faydalı olurdu. Bu sayede ortalığa saçılan kumlardan kurtulurdum ve aylık kum masrafım sona ererdi. Koku konusu da tamamen ortadan kalkardı. Minnoş ile bu işin imkansız olduğunu öğrenmiş oldum : D Belki ileride tekrar denerim Mia için ama şimdilik bu proje rafa kaldırıldı. Ancak evinizde bir kedi varsa ve benimki kadar sorunlu değilse muhteşem bir ürün. Fiyatı da o kadar kötü değil ömür boyu kum masrafından kurtulacağınızı da göz önüne alırsanız. 

8 Nisan 2012 Pazar

Kedilerin Gizli Yerleri

Kediler saklanma konusunda doğal bir yeteneğe sahip sanırım. Bu konuda hiçbir güçlük çekmiyorlar. Saklambaç oyununda asla bir kediye rakip olmak istemem; çünkü hem hız hem de şeytanın aklına gelmeyecek yerlere girmek konusunda üstlerine yok. Evde uzun süren bir sessizliğin ardından insan kedisinin nerede olduğunu merak ediyor. Benim için de aynı durum söz konusu: hem de bende merak edilecek iki kedi var. Zaten Minnoş bunda beş yıl önce altıncı kattaki dairemizin yangın merdiveninden kaçmıştı. Gerçi fazla uzağa da gidemedi. Dördüncü kattaki komşumuzun camından içeri girip günü ve gecenin bir kısmını orada geçirmişti komşum kediyi yakalayıp bana getirinceye kadar. Ben de hayatımın kabusunu yaşamıştım. 

Mia'nın da bundan farklı olduğunu söyleyemem. Karanlık, dar ve kapalı yerler adeta kedileri çekiyor. Ya dolaplarda ya da kutuların içinde bulunabiliyorlar. Hatta en sevdikleri şey poşetlerin içine girmek. Mia en çok bunu seviyor. Bir de yüksek yerler en vazgeçilmez mekanları. Kediler dünyaya tepeden bakmakta bir numaralar. 

Onları mutlu etmek önemli benim içinde diğer kedi sahipleri gibi. Mia en çok yukarıları seviyor. Benim balkonumda raflar var. Oraya tırmanabiliyor. Ancak onun favori yeri salondaki gümüşlüğün ve vitrinin tepesi. Saatlerce oraya çıkıyor ve uyuyor. Dolapları açtığım anda da içine giriyor. Kıyafetlerin en arkasına gidip saklanıyor. Kedinizi kaybederseniz evin içinde ilk önce dolapların içine bakın. Sonra da koltukların altına. Yine de bulamazsanız size vitrinin tepesinden bakıp gülüyor olabilir oyunun galibi olduğunu ilan edercesine. 
En son ihtimal ise yeni aldığınız kıyafeti alıp poşetini yere bıraktıysanız poşetin içine bakın. Kesin oradadır :D


11 Mart 2012 Pazar

Mart Kedileri

Yine Mart ayındayız. Bu ay kediler kadar bizler için de biraz zor geçebilir. Özellikle de evinizde kısırlaştırılmamış dişi veya erkek bir kediniz varsa. İşte o zaman uykusuz geceler başlıyor yaklaşık 12 gün için. Kedilerin kızgınlık dönemleri herkes için oldukça sıkıntılı oluyor. 

Kediler 7-10 aylık iken cinsel olgunluğa ulaşıyorlar ve bahar aylarında kızgınlık dönemine giriyorlar. Erkek kediler bu dönemde genellik oldukça ağır kokulu sperm bırakıyorlar, bölgelerini idrarla işaretliyorlar. Ayrıca bitmek bilmeyen bir serenad başlıyor pencerelerin önünde. Erkek kedimizin tek amacı dişileri etkilemek ve çekmek. İşte bu nedenle evden kaçan kedi vakaları da artıyor. 

Dişi kediler için de durum çok farklı değil. Onlarda ise kedi sürekli olarak yere yapışık geziyor ve yuvarlanıyor. Tuhaf sesler çıkarıyor. Bir de akıntı takip ediyor bu belirtileri. Geceleri evin en akustiği iyi olan noktasında ki bu genellikle banyo oluyor benim kedim için, gidip sabaha kadar bağırıyor. İnsan için oldukça rahatsız edici bir durum. Hele de işe gitmeniz gerekiyorsa. Kediyi susturmanın imkanı yok doğal yöntemlerle. Kızgınlık döneminin bitmesini beklemeniz gerekiyor. Yine de yapılabilecek hiçbir şey de yok değil. 

Ben artık gözlerimin altındaki mor halkalar kalıcı olmaya başladığında veterinerimi aradım. Daha önceki kedimden biraz tecrübeliydim; ama kedilerin hepsi farklıymış bunu öğrendim. İlk denediğim şey 1cc kadar sakinleştirici vermek oldu kediye. Elbette veterinere danıştıktan sonra! Ancak Mia için pek faydalı olduğunu söyleyemeyeceğim bu durumun. Bu nedenle farklı bir yöntem denemeye karar verdim. Veterinerlerde bu soruna çözüm sağlayabilecek bir aşı var. Aşı yapıldıktan 48 saat içinde kızgınlık dönemi sona eriyor. Ancak bu aşı elbette kalıcı bir çözüm sağlamayacak. Eğer kedinizi üretmek istemiyorsanız en kalıcı çözüm kısırlaştırmak. Çünkü aksi taktirde hem bizler hem de kedi acı çekiyor. 

Ben ise henüz karar veremedim Mia'nın  yavrulamasını isteyip istemediğime. Yavrular doğduktan sonra onları ev sahibi yapmak zor bir iş. Güzel aileler bulmadan yavrulatmak istemiyorum. En kısa zamanda kararımı verip kedimi kısırlaştırmak gerekiyor. Önemli bir not daha kedi kızgınlık dönemindeyken kısırlaştırma işlemi yapılmıyor. 

29 Ocak 2012 Pazar

Kum Kabı ve Kum Seçimi


Kedi bakmak ile ilgili en çekici ve rahatlık sağlayan şey muhtemelen kedilerin tuvalet ihtiyaçlarını gidermek için dışarıya bizim eşliğimizde çıkmak zorunda olmamalarıdır. Kediler doğuştan bir temizlik anlayışına sahiptirler. Onlar için tek gereken bir kum kabı ve kum olacaktır. Sizin onlara kum kabının yerini göstermeniz yeterlidir. 


Kum kabı için birçok seçeneğimiz var. Bu iş için üretilmiş leğen benzeri kaplar satılıyor evcil hayvan dükkanlarında. Çeşitli boy ve renklerde tercih edilebilirler. Fiyatları da oldukça uygun. Bu kaplar uzun yıllar kullanılabilir. Üzeri kapalı olan kum kapları da var. Kokunun dışarı çıkmasını engelliyor bu kaplar. Ama benim kedilerim içine girmekten korkmuşlardı. Sanıyorum bu kap kedi taşıma çantasını ve bağlantılı olarak veterineri çağrıştırdı kedilere. Bu nedenle normal üzeri açık (leğene benzeyen) bir kum kabı kullanıyorum. 

Otomatik kedi kapları ve bunların özel kumları da var. Ben bu kaplardan hiç kullanmadım. El değmeden rahatlıkla çöpe atılabiliyor kumlar. Ayrıca sizin kum değiştirmek için uğraşmanıza da gerek kalmıyor. En azında bu kabı kullananlardan edindiğim bilgi bu. 

Burada önemli nokta aslında kum kabının nasıl olması gerektiğinden çok kum seçimi. Yine önümüzde bir çok seçenek olacak bir markete gittiğimizde. Benim kullandığım ince granüllü ve kedi idrarı ile birleştiğinde topaklaşan kumlar. Temizlemesi kolay oluyor bu türlerin. Kürekle kolaylıkla alınıp atılıyor. Kalın granüllü ve topaklaşmayan kumları temizlemek için sık aralıklarla karıştırmak gerekiyor. Koku da yapıyor bu türler idrar kapta kaldığı için. Diğer kumlardan çok daha ucuzlar ama pek de hijyenik değiller. Topaklaşan kumlar en rahat ve kokusuz olanı. Ayrıca kalın parçacıklı kumlar kedilerin hoşuna da gitmiyor. Patilerine batıyor bu kalın parçalar. 

Bir başka seçenek ise kristal kum kullanmak. Bu kum türü aslında tam olarak bir kum değil. Kimyasal bir madde. Silikon kum da deniyor bu türe. Koku ve sıvıyı dışarı vermiyor. Ancak yine de kumu sık aralıklarla karıştırmak gerekiyor. Yavru kediler bu kumu yiyebiliyor bazen ve bu ölümcül olabiliyor. Doğal olan ince ve topaklaşan kumlar kullanmak işte bu nedenle en uygun çözüm gibi görünüyor. 

Kedilerinden büyük kedim Minnoş'un tuvalet sorunu var. Daha önce kristal kum kullandım Mia'yı almadan. Minnoş özellikle kum kabının dışına idrarını yapmaya sıklıkla devam etti. Daha sonra topaklaşan ince kumlara geçtim. Başarılı oldu sonuç: Şimdi kum kabına tuvaletini yapıyor. Koku ve temizleme sorununu da büyük ölçüde çözümledim. 

Koku yaparsa kedi tuvaleti otomatik koku spreyleri de kullanılabilir. Ben bunlardan kullanıyorum. Kedi tuvaleti kötü kokmuyor böylece. Kum kabını temiz tutarsak zaten koku sorunu olmuyor. Bir de iyi havalanan bir yerde ise kum kabı evde kedi olduğunu bile anlamak neredeyse imkansız olur. Tavsiye edebileceğim birkaç marka var: Champion kedi kumu, Proline Topakşan Kedi Kumu, Alice Ultra Topaklaşan Kedi Kumu ve Mırmır Topaklaşan Kedi Kumu. Her bir paket 1 ay kullanılabilir. Ayrıca bir tavsiye daha bütün poşeti kedi kabına boşaltmayın. Her yere sıçratırlar kediler kumları ve size ekstra iş çıkar. Kum kabına en fazla 5cm kalınlığında koyarsanız rahat edersiniz. Kediler için de rahat olur kum kabını kullanmaları. 

Not: Bu yazıda kullanılan resimler "http://mamasepeti.com" adresinden alınmıştır. 



© KEDİ GÜNLÜĞÜ - Template by Blogger Sablonlari - Header image by Deviantart