12 Mayıs 2013 Pazar

Ve Yavru Sezonu Açıldı....

Gün geçmiyor ki ortalıkta kedi yavrusu görmeyeyim. Son iki aydır kaçırmam imkansız çünkü altıncı kattaki evimin yangın merdivenine eskiden de beslediğim bir kedi beş yavrusu ile çıktı geldi. Güvenlik konusunda iyi bir seçim yapmış gerçekten. Diğer erkek kedilerin yavruları boğmak için tırmanması neredeyse imkansızdı anne kedi görmeden. Bir de Güzel Surat'ımız vardı. O da doğurmuş ama tüm yavrularını kaybetmiş sanıyorum çıktı geldi yangın merdivenine. İkinci anne oldu beş yavruya ve beraber emzirdiler yavruları. Kediler kendi yavruları olmasa da başka yavrulara harika anneler oluyormuş. Kedi yavruları daha birinci kata hiç inemedi henüz. Anneler günün de farkında olmamalılar :) yavrularını ölümüne koruyan bu iki anne kedi. 


Dün ve bugün çok talihsiz olaylar yaşandı bu kedi ailesi için. Dün sabah bir yavruyu ölü buldum bahçede. Başında da anne kediler. Anladım ki kedi yavrusu 6. Kattan düşmüş. Bu sabah pencereden dışarı baktım diğer yavrulara. Ama bu sefer iki yavru daha ölmüştü. Yine düşmüşlerdi aşağıya ve anneler onları yukarı taşımışlar. Ölü yavruları aldım ve bahçeye götürdüm. İki yavru kaldı üç gün içinde. Kediler hareketlendikçe oyun oynarken düşüyorlar aşağıya ve iç kanama geçirip ölüyorlar. Elimden geleni yaptım ortamı daha güvenli hale getirmek için. Ama yine de her şekilde çok zor günler bekliyor bu iki lokumu. İki erkek kaldı. İkisi de çok sağlıklı ve oyuncu. 

Sahiplendirmek istiyorum onları. Bari onların yaşama şansları olsun diye. Tüm aşılarını tamamlayıyorum bu iki yavrunun. Veterinerim  de çok iyi bir insan olduğundan tüm aşılarını uygun bir fiyata yapıyor. Eğer onlara anneler günü hediyesi vermek isteyen ve onlara anne olacak melek anne adayları olursa benim tugbayaln@gmail.com adresinden irtibata geçebilirler.

Tüm annelerin anneler gününü kutluyorum. Buna kedi anneleri de dahil :). Benim kızlarım Mia ve Minnoş da sabahın ilk ışıkları ile benimkini kutladılar. Şimdi de Mia benimle günün tadını çıkarıyor :)) daha fazla fotoğraf paylaşabilirim daha sonra. 

10 Şubat 2013 Pazar

Kedi Yatağı

Kediler nerede yatar? Çoğu zaman koltuklarımızın üzerinde, yatağımızda yada dolapların içinde :) Bir de kedi yatakları var. Çoğu petshoplarda bulunan çeşit çeşit kedi yatakları ve tırmanma standları kedi sahiplerinin gözünü kamaştırıyor. Ben her seferinde kendimden geçiyorum petshopların önünden geçerken. Kedi yatakları konusunda sabıkalıyım ben.

İlk kedim Minnoş geldiğinde ona birçok çeşit yatak aldım. İlk kedi yatağımız bir sepetti. İçinde çok şirin bir yastığı vardı. Minnoş bir süre bizim zorlamalarımızla içinde yattı. Sonra koltuklar ve yataklar ona daha cazip gelmeye başladı. Şimdi bile salon koltuklarımızın baş köşesinde uyuyor :). Daha sonra daha şık bir yatak aldım ona. Tamamen süngerden yapılmış çok da rahat görünen bir yataktı. Bundan tam anlamıyla nefret etti. İçinde yatmadı bile. Bu arada sepeti de yok etmiştim. Daha sonra daha büyük bir sepet aldım. Bunu da sevmedi. Hepsini arkadaşlarıma verdim. Benim kedim dolaplarda, masa altında yada annemin yatağında...

Mia geldiğinde tek aldığım aksesuar tırmanma standı oldu. Onu da Minnoş sevmedi. Ama Mia bayıldı. En sevdiği şey gidip onu tırmalamak oldu. Üzerinde de uyuyordu. Ne yazık ki bu tarz standların en kötü tarafı çok yer kaplamaları. Nereye koyacağımızı bilemedik ki benimki en küçük boy. Asma rafların altında daha az yer kaplayacağından oraya koyduk. Artık üzerine çıkamıyor. Ben de şu yatak işini bir daha denemeye karar verdim. Petshop'ta çok şirin sünger bir yatak buldum. Perdeleri bile var. İstersem kapatabiliyorum. Mia da sevdi. İçinde yatıyor. Ama yine de onun yeri benim yatağımın ayak ucu. Ne yaparsanız yapın yine de onlar bildiğini yapıyor. Onlar için hiçbir şey bizim sevgimizin ve sıcaklığımızın yerini tutamaz. Onlar da bunu çok iyi biliyor :)







28 Ekim 2012 Pazar

Veteriner Seçimi ve Hayvanseverlik

Veteriner seçimi evcil hayvan besleyenler için belki de en önemli konulardan birini oluşturuyor. Çünkü hayvanlarımızın mamasını ve suyunu verdikten sonra iş bitmiyor. Onlara en iyi şekilde bakım sağlayabilmek için nasıl çocuklarımıza doktor seçiyorsak kedilerimiz ve köpeklerimiz için de doğru veterineri seçmemiz gerekiyor.

Veterinerimizin evimize yakın olması iyi bir özellik olur. Ulaşımın hızlı ve kolay olması acil durumlarda avantaj sağlıyor. Ancak daha da önemli bir konu da var ki o da veterinerinizin gerçek bir "hayvansever" olmasıdır. Bunu hemen o dakikada anlamınız mümkün olmayacaktır elbette. Zamanla tanıyacaksınız ya da diğer evcil hayvan sahiplerinin tavsiyelerini dinleyeceksiniz. Bir de elbette kendiniz bazı durumlar yaşarken tecrübe edeceksiniz. Ben de sizlerle işte tam olarak veteriner seçimi konusunda sıcak sıcak bir tecrübemi paylaşacağım.

27.10.2012 benim için Haytap Ümraniye ekibinden arkadaşlarla barınak ziyaretleri ile başladı. Sizlerle de paylaştım barınak resimlerimizi. Önce Ümraniye Barınağına gittik. Son derece temiz ve düzenli buldum. Tek sorun gönüllü kabul etmemeleri ve veteriner hekimlerinin bizlere eşlik etmemesiydi. Neredeyse tamamen cins köpek dolu. Hiç kedi yok!!! Ayrıca sakat ve muhtaç hayvanlardan çok sağlıklı hayvanların olması bende acaba diğerleri uyutuluyor mu? sorusunu aklıma getirdi. Ardından hemen yanındaki Üsküdar Barınağını ziyaret ettik. Bizi son derece güler yüzlü, sevgi dolu bir veteriner hekim hanım karşıladı. Müge Hanım bizimle ilgilenirken gözetimindeki hasta ve yaşlı hayvanların durumlarını tek tek paylaştı. Bir de müşade odaları vardı ve içinde zor durumda kalmış kör ve sakat sokak kedilerine baktıkları alanı da gösterdi. Ancak barınak kedi kabul etmiyor normalde. Yani kediler için alan yok ama Müge Hanım ve arkadaşları yaratmışlar böyle bir alan. Her şeye rağmen bakıyorlar onlara. Sahiplendirmeye çalışıyorlar kör kedileri. 

Evimize dönerken sitedeki hayvansever arkadaşım telefonla aradı. Site bahçesinde bakılan kedilerden bir tanesinin arka ayaklarının tutmadığını ve sürekli ağladığını söyledi. Zaten evimize yakındık hemen kardeşimle birlikte gittik kediye bakmaya. Nereye götürebileceğimizi düşünürken arkadaş kendi köpeğini götürdüğü veterineri "Ataşehir Veteriner Kliğini"nin de sahibi Erdinç Bey'i aradı. Kendisi kediyi getirmemelerini ve müdahale edemeyeceğini söyledi. Zaten iki kedi sahibi bir insan olarak bilmediğim veteriner hekimden evvel kendi hekimime danışmanın doğru olacağını düşündüğümden yine Ataşehir'de bulunan "Botanik Vetiner Kliği"ni aradım.

Veteriner Hekim Filiz Hanım'a ulaşmak hiç de zor olmadı. Bugüne kadar ne zaman arasam her zaman gerek fikir danışmak gerekse acil müdahale durumlarında olsun ulaşamadığım hiç olmadı kendisine.  Bu açıdan veteriner seçiminizde ulaşılabilirlik ve güler yüzü de ekleyin. Bizler bu eğitimi almamış hayvan sahiplerine bir durumu anlatmak için üç yaşında bir çocuğa açıklama yapar gibi anlatmak da gerekebilir :)) Bunun için de sabırlı bir veteriner şart Filiz Hanım gibi. 

Hemen kediyi getirmemi rica etti. Ben de kediciği arabaya yerleştirip en kısa zamanda götürdüm. Gerekli ilaç takviyeleri yapıldı ve röntgen çekildi. Zaten kedinin daha önce de kaza geçmişi olduğunu söylemişlerdi ve röntgenler doğruladı. Ancak ne yazık ki mutlu son olmadı bu defa. Kediciği kaybettik bugün. Daha önceki tedavisi tam olarak sonuçlanmadığından ve bir önceki veteriner hekim bir sokak kedisini daha fazla kliniğinde tutup tedavi etmenin maliyetli olacağını düşündüğünden erken salıvermiş. Halbuki bu kediciğin dışarıya hiç bırakılmaması ev bulunması gerekirmiş sinirleri zedelendiğinden.

Bununla beraber aklınızda bulunsun muhtaç bir canlı bulduğunuzda güvenle götürebileceğiniz ve en iyi bakımı alacağınızdan emin olduğunuz veteriner işte tam da doğru veterinerdir sizin ve hayvanlarınız için. Kedinize veya köpeğinize veteriner ararken girin bir kliniğe bakın. Eğer orada tedavi altında sokak kedilerini ve köpeklerini de görürseniz, bu veteriner hekimin hayatta paradan önce canlıya değer verdiğini gösterir. En zor vakalarda bile sonuna kadar mücadele edeceğini gösterir hayvanınızı sağlıkla yaşatmak için. Ben kendi adıma doğru bir veteriner hekim seçtiğimi bir kez daha gördüm. Eğer Ataşehir bölgesinde veya yakınlarında ikamet ediyor ve evcil hayvanınız için veteriner arıyorsanız mutlaka Botanik Veteriner Kliği'nde Filiz Hanım ile tanışın diyorum. Ayrıca web sitesini de ziyaret edebilirsiniz: www.botanikveteriner.com 

17 Ekim 2012 Çarşamba

Kediler ve Obezite

Kim demiş sadece insanlar diyet yapmalıdır J, ki benim ciddi olarak ihtiyacım var, evcil hayvanlarımız da aynı sorundan muzdarip olabilirler. Sokak hayvanları arasında pek görülmeyen obezite ne yazık ki ev hayvanlarımızın en büyük sorunlarından biri olabiliyor bazen. Obez kedilerde ise ileriki yıllarda en çok görülen hastalıklar şeker, körlük ve karaciğere bağlı hastalıklar olabiliyor.

Ev kedilerinin hareketsiz yaşamı obezitenin önemli bir nedeni. Artık avlanma gereği duymadıkları için hareket etmek de istemiyorlar. Eğer kedinizle fazla yakala- getir tarzı oyunlar oynamıyorsanız sık sık yavaş yavaş kilo aldıklarını göreceksiniz. Onlara zaman ayırmak tam bir mecburiyet. Küçük toplar, veya oyuncak bir fare alabilirsiniz. Sadece kediye gösterim evin en uzak köşesine fırlatmanız yeterli. Adeta uçarak yakalayacaktır. Ama bunu en az 5-10 kere yapmanız gerekir. Böylece sadece kedi değil siz de hareket etmiş olursunuz.
Ben en çok Mia ile oynuyorum. Hem genç hem de çok atak bir kedi Minnoş ile kıyaslarsam. Bu nedenle de Minnoş, Mia’dan daha iri. Daha çok yemediğini biliyorum. Ama yeteri kadar dikkatini çekemiyorum Minnoş’un oyuncaklara. Zaten Mia’dan da fırsat kalmıyor. Petshop’tan küçük peluş fareler aldım. İnanılmaz seviyor bunları. Tanesi 1TL bu oyuncakların. Sanırım içine biraz da catnip koymuşlar. Adeta kendinden geçti Mia. Minnoş ise pek önemsemedi. J Minnoş’u da Mia hareket ettiriyor zorla. Birbirlerini kovalıyorlar.
İkinici bir obezite sebebi ise “ev yemekleri”. Bizlerin yedikleri kediler için uygun değil. Evdeki kediye kendi yediklerimizden verdiğimiz zaman onlar için gerekli birçok vitaminden mahrum bırakıyoruz hayvanları. Taurin isimli bir vitamin var kuru kedi mamalarında ve bu  vitamin kedilerin tüyleri, kemikleri için en önemli madde. Bizim yediklerimizde bu madde yok. Arada bir parça tavuk, balık vermeyi kastetmiyorum. Sürekli ev yemeği yedirilen kedilerden bahsediyorum. Ayrıca zamanla, kediler yaşlandıkça hareket kabiliyetleri azalır. Bunu da göz önünde bulundurarak mama seçmeliyiz. Yavru kediler için hazırlanmış bol yağlı ve proteinli bir mamayı tutup 10 yaşındaki kediye verirsek kedinin obez olması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle ambalajları okumak gerekiyor. Uygun mamayı seçip vermeliyiz.
Bir de ucuz petshop mamaları var. Bunların çoğu artık maddelerden yapılıyor ve kedinin ihtiyacı olan esas vitaminlerden yoksun. Bir de bazı olumsuz sonuçları var ki size hem madden hem de manen daha çok yük yaratacak. Ben 8 sene kadar önce Minnoş için ucuz olduğundan petshop maması kullandım. Kedide kronik kabızlık ve kan değerlerinde (karaciğer) yükselme oldu. Minnoş’un tedavisi normalde almam gereken mamayı almaktan daha pahalıya geldi. Size tavsiyem piyasada çok iyi olarak bilinen kapalı ambalajlı ve onaylı kedi maması kullanmanız. Veterinerinize de danışın. Eminim ki sizlere yardımcı olacaklardır. İnanın veterinerler pahalı mama satmıyorlar. Onlardaki mamalar orijinal ve reçeteli mamalar. Ben Minnoş’un bağırsak sorunlarından dolayı bu tür bir mama kullanıyorum. Hill’s k/d isimli mamayı alıyorum. Çok faydasını gördüm. Ama bunu petshoptan bulamazsınız. Veterinerden istemeniz gerekir.
Son olarak da kedinizin kilosunu takip edin. Elinizle severken bile anlarsınız kilo alıp almadığını. Ayrıca veterinerinize muayeneye gittiğinizde kilosunu ölçtürüp kaydedin. Bir sonraki ziyaretinizde durumunu takip edebilirsiniz. Kedilerin cinslerine göre 3-5 kilo arasında olmaları gerekiyor. Bunun üzerindeki hayvanlarda obezite riski çok yüksek. Minnoş 3.3kg, Mia 3.6kg çıktı benim son veteriner ziyaretimde. Yazın Minnoş’un kilosu daha iyiydi. Ben hareketsizlikten olduğunu düşünüyorum kilo artışının. Kısırlaşma da hormon dengesine dayalı olarak bir etmen olabilir ama bu kesinlik arzetmiyor. Kısır olmasına rağmen Minnoş’un normal seviyede kilosunun olması doğru mamayı kullanmamızdan kaynaklanıyor.
Kedilerimiz de bizler gibi aslında. Hareketsiz yaşam tarzı ve kötü beslenme aynı şekilde onları da şişmanlatıyor. En iyisi hep beraber diyet yapmak. Ben başladım J kedilerim de öyle J Bu işin sonunda tüm kızlar ince olacak ailede J

18 Eylül 2012 Salı

ikedi

15 Eylül 2012'de ikedi Ümraniye Meydan AVM'deydi. Oldukça kalabalıktı Meydan ve ilgi çok büyüktü. Slogan "Biz de İstanbulluyuz" idi. Çocuklar, anneler, babalar hep birlikte İstanbul'un kadim sakinleri kedi, köpek, martı, lüfer, ve yunus maketleri yaptılar. Dev kediler görülmeye değerdi.

Ben HAYTAP üyeleri ile birlikte stantta durdum ve gelenlerle konuşma fırsatı buldum. Sokak hayvanları için bir kap su, bir kap mama hakkında bilgilendirmeye çalıştık etkinliğe gelenleri. Küçücük çocuklar hayvanlara mama ve su vermek için birbirleri ile yarışırken anne babalardan duyduğumuz en trajik şey kendilerinin dışındaki diğer apartman veya site sakinlerinin sokak hayvanlarına yardım edenleri şikayet ve tenkitlerle yıldırmaya çalışmalarıydı. Aynı insanlar 5199 sayılı Hayvan Hakları Yasa Tasarısı'nı hazırlayanlar olmalı diye düşünüyorum.

Bu tasarı yasalaşırsa sokakta sahipsiz kedi ve köpek kalmayacak. Nereye gidecek bu sahipsiz hayvanlar? Barınaklara mı? Gerek İstanbul'da gerekse Türkiye'nin geri kalan il ve ilçelerinde barınakların durumu ortada. Zaten bu hayvanların gidecekleri yer "doğal hayvan parkları" olacak. Bu parklarda kediler köpekler beraberce yaşayacak. Şaka gibi bir durum bence. Eski iş yerimin önünde iki köpeğin bir kediyi parçalamak üzere olduğuna gözlerimle tanık oldum. Arabamdan kotağı bile kapatamadan el freni çekip müdahale ettim. Bu doğal yaşam parklarında kedilerin parçalanmasını kim engelleyecek? Tanık olduğum bu olay bende resmen travma yarattı. Her gün yeni yeni hayvan vahşeti mi duyacağız? Şimdiki durum da mükemmel değil ama yasa tasarısı ile de daha iyi olmayacak. Sadece insanlar onların başlarına gelenleri görmeyecek ve herkes  teker teker yok olurlarken onların iyi olduklarını düşünecek.

Evimde iki dışarıda ise en az sekiz kedi besliyorum. Her gün de sayıları değişiyor. Hepsini yakından takip ediyorum. Tedavi gerektiren durumlarda veterinerime götürüp tedavilerini yaptırıyorum. Yeni tasarı ile artık sokak kedileri olmayacak. Benim yanımda yıllarca yaşayabilecek kedilerin doğal yaşam parklarında telef olmasını istemiyorum. KEDİLERİMİ SEVİYORUM. Belediyelerin tek yapması gereken onları ortadan kaldırmak değil iyi ve sağlıklı bir şekilde yaşamalarını sağlamak. Bunları da zaten yasada olan hayvanlar için su ve mama kapları koyarak yapabilirler. Ama Ümraniye Belediyesi daha bu mama kaplarını keşfedemedi. Haytap'ın bir sürü dilekçesi var bunların konulması ile ilgili. Sonuç: YOK. Tasarı yasalaşınca hayvanları toplayacak ilk belediye yine Ümraniye Belediyesi olur herhalde.

Ümraniyeliler duyarsız değil. En azından Meydan'daki organizasyon sırasında konuştuğum insanlar öyleydiler. Hayvan sevmek, seviyorum demek değil bence. Bu akşam kulağıma cılız bir kedi sesi geldi. Nereden geldiğini bulamadım kendi başıma. Dışarı çıktım. Saat 22.00. Ortalık karanlık. Kedi sesi sürekli devam ediyor. Araba sesleri onun sesini bastırıyor. Kardeşim de duyunca sesi yine çıktık dışarı. Bu defa onu bulduk. Küçücük bir tekir. Ama aynı zamanda ulaşamayacağım kadar küçük bir delikte. Oradan rahatlıkla çıkabiliyor ve oldukça da güvenli. Ama acıkmış olmalı kedicik; çünkü deliğe bıraktığım mamalardan sonra artık sesini duymuyorum. Duyarsam yine çıkarım dışarı yine ararım onu. 

Yeni yasa tasarısındaki doğal yaşam parkları yerine daha modern, gelişmiş ekipmanlarla ve yetkin veterinerler ile donanmış yeni barınaklar kurulsa ve petshoplar tamamen canlı hayvan satışına yasaklandıktan sonra hayvan almak isteyen insanlar barınaklardan evlat edinse belki de sokaklardaki sahipsiz hayvan sorununu medeni bir şekilde çözeriz. Onlar da İstanbullu :) Saygıyı hakediyorlar. 22 Eylül'de Ortaköy Meydanı'nda onlarla buluşabilirsiniz. Belki de karşılaşırız orada :)) 

5 Eylül 2012 Çarşamba

Catnip- Kedi Nanesi

"Catnip" yani "Kedi Nanesi" kedilerin belki de en çok sevdiği şeydir sanırım. Kokusu adeta kedileri kendinden geçiren bir ot. Hem saksıda yetiştirilebiliyor hem de kuru olarak kutularda satılıyor. Ben kuru olanını almıştım birkaç yıl önce. Minnoş, son derece sakin bir kedi olmasına rağmen kedi nanesini koklamak için ölüyor kutunun kapağını her açtığımda.

Daha önce yine içinde kedi nanesi olan oyuncaklar da almıştım Minnoş için ama pek oynamadı. Sanırım onların içinde yeteri kadar kedi nanesi olmuyor. Yada canvas oyuncak iyi bir fikir değil kedi nanesinin kokusunun çıkması açısından. Bu nedenle ben de elimdeki kedi nanesi tanelerini değerlendirmeye karar verdim. Burada sadece kedi nanesi kutusunun fotoğrafını paylaşacağım çünkü berbat bir dikişçiyim :)

Ancak iyi dikiş dikebilenler için son derece eğlenceli ve sanat eserleri yaratabilecekleri bir uğraşı olabilir kedi oyuncağı yapmak. Ben fare benzeri bir şey yapmak istedim ama benimki tuhaf bir bohçaya benzedi. :) Mia için sorun olmadı ama. Çok severek oynadı onunla. Bayıldı desek yeridir. Bayıldı derken ciddiyim onunla oynarken kendinden geçti. Ben eski bir gömlek kumaşı kullandım kedi naneli bohçayı yapmak için. Bu da canvastan daha ince olduğundan kokunun çıkmasına yardımcı oldu.

Saatlerce kedilerinizin sizin yaptığınız bir oyuncakla oynamasının keyfini anlatamam. Neye benzediği benim umurumda olsa da onların o şekilsiz şeyle büyük bir zevkle oynamasını seyretmek harikaydı. Bunun için yapmanız gereken tek şey bir parça kumaş ve bir tutam kedi nanesi. Sonrasında ise harika bir şov. Bu oyuncağı yapalı bir ay kadar oluyor. Şimdi Mia onu nereye saklamışsa bulamıyorum. Bu da başka bir neden yaptığım komik şeyin resmini koyamamın bloga :D

Kedilerin felsefesinde oynadıkları şeyin neye benzediği veya ne kadar mükemmel olduğunun önemi yok, onlar için anlamlı olan tek şey o şeyle oynarken geçirdikleri zamanın kalitesi.

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Ev Kedileri ve Hamilelik

Kedi ve köpek sahibi olan evli insanların çocuk beklediklerinde şüpheye düştükleri bir konudur "toksoplazma". Hatta bu enfeksiyon yüzünden evinde yıllarca bakmış oldukları sevgili dostlarını gözden çıkaran kedi sahipleri de yok değil. Peki ama nedir bu "tokoplazma" tam olarak? 

İnternette bu konuda sayısız kaynak bulunabilir. Hamile olanların da aynı zamanda doktorlarından dinledikleri bir konudur. Toksoplazma Toxoplasma Gondii isimli bir parazitin vücuda girmesi ile geçen bir enfeksiyondur. Bu parazit hayvan dışkısında, çiğ ette ve iyi yıkanmamış sebze ve meyvelerden geçebilir. Aşısı olmadığından gebelik sırasında bebeğe de geçebilir. Ancak gebelik sırasında bu enfeksiyonun geçme oranı %1'dir. Bunun yanında zaten bu enfeksiyonu doğurganlık çağındaki kadınların %25'i geçirmekte. Bir kere bu enfeksiyon yapılan testlerde pozitif çıkarsa kişi bir daha bu enfeksiyona yakalanmaz ve tam bağışıklık kazanır. Toksoplazma hiçbir belirti göstermemektedir. Gebelikte yakalanılırsa bebeğe zarar vermektedir.

Bunun geçme yollarına baktığımızda kedilerden bulaşması ihtimali yediğimiz meyve ve sebzelerden bulaşması ihtimaline oranla daha düşüktür. Kedilerin tüm iç ve dış parazitleri düzenli olarak yapıldığı taktirde zaten bu risk ciddi oranda düşmektedir. En önemlisi de ev kedilerinin dışarıya hiç çıkmadıkları durumda zaten toksoplazma riski gıdalarla bulaşma riskinin kat be kat altında olacaktır. Eğer bunun tek ve en önemli sorumlusu kediler olsaydı bayan veterinerlerin hiç çocuğu olmamalıydı bu varsayım altında.

Kendi veterinerim bundan üç yıl kadar önce çok sağlıklı bir bebek sahibi oldu ve son güne kadar da çalıştı. Elinden sadece ev kedileri değil sokak kedileri de geçti hamilelik sırasında. Hatta Toksoplazma negatifti testlerinde. Bu durumda sorunun aslında evde beslenen kedilerle ilgili olmadığı ortadadır. Bu yüzden kedisini vermeyi düşünen anne adayları yıllarca evlerinde onlara arkadaşlık eden ve en önemlisi onlarla yaşamaya alışmış kedilerini gözden çıkarmadan önce bir kere daha düşünürlerse o hayvancıkların da günahına girmemiş olurlar. 

© KEDİ GÜNLÜĞÜ - Template by Blogger Sablonlari - Header image by Deviantart